11 Mayıs 2010 Salı

olup biten

-bi doktor arkadaş gözümü korkuttuda,haftalardır yaptırmam gereken ultrasonu sonunda yaptırdım bugün.şükürler olsun bi sıkıntı yokmuş..ama diyalogda hasta tarafında olmak sıkıntıdan sıkıntıya girmeme yettide arttı bile..

-öğleden sonra hiç hasta gelmedi polikliniğe..muhtemelen gün boyu yağan dolu ve sağnak yağmurun etkisi var bunda..hayır alışmışım yoğunluğa bi garip hissettim kendimi:)itiraf ediyorum içimden çalışmakta gelmedi(ki bi yığın makale var okumam gereken)bende kendimi diğer polikliniklere attım,dolandım durdum 1,5 saat...

-sabah vizitini yaptıktan sonra 15dk hastanenin önüne çıktım.günlerdir ilk defa güneş vardı,zaten saat 10:20de deyağmur başşladı tekrar:( yüzümü güneşe döndüm,karşıki dağlara bakarken kendimi deniz kıyısındaymış gibi düşledim,derin derin nefes aldım.çok iyi geldi.ama bu mutlu an uzun sürmedi.burda napıyosun diyen başhekimin uyuz sesiyle kendime geldim.kapısının önünde onu bekleyen okadar kişi varken nerden haber aldıysa artık orda olduğumu,gelip taciz etmek gereği duydu kendisi..yaa saabırrr...

-içinde bulunduğum durum ve karşılaştığım sorunların yüzde biriyle karşılaştığı halde dağıtan kişileri görünce şaşırıp kalıyorum ben.tabii her insanın eşik değeri farklıdır ona diyeceğim yok ama bu kişiler kendilerinin başında bu sorunlar yokken ben sorunlarımı anlattığımda bana ahkam kesiyorlardı büyütüyosun diye...

9 Mayıs 2010 Pazar

yağmur:(




bugün gene sağnak yağmur var burda:((
diyolardı inanmıyordum buraya yaz gelmez diye,doğruymuş meğer:(
dışarısı şu an 3 derece:(
güneş yok fotoğraf çekesim hiç yok..
yazı özledim,kısa kollu giymeyi özledim,güneş kremi kullanmayı,denizi,şort giymeyi özledim:(

8 Mayıs 2010 Cumartesi

anneler günü öncesi..


cuma günü hastanedeyim.toplantıdan çıktım polikliniğe geldim..bi hastayı muayene ettim reçetesini yazarken telefon geldi kapıda paketiniz var diye..personelimiz gidip getirdi..kocaman bir çiçek..kırmızı güller,kavuniçi güller,karanfiller...gözlerim doldu:)üstünde de ''bu çiçeği babamdan gizli gönderiyorum.seni çok seviyorum anne'' yazılı bir not..notu okuyunca gözlerde biriken yaşlar indi tabi:)bi güzel ağladım...içeri giren yaşlı teyze teselli etti...burnumu çeke çeke muayene ettim kadıncağızı:)kırmızı gözlerle dolandım sonra hastanede akşama kadar..
ilk anneler gününü kutluyacak acemi annelerdenim bende:)
hayata daha bir farklı daha bir güzel daha bir şükrederek bakmayı öğrenen şanslı insanlardanım.
28 hazirandan beri bi farklıyım ben.hayata daha özenli daha düşünceli bakmayı öğrendim...sabrın ne demek olduğunu öğrendim,sorumluluğun ne demek olduğunu öğrendim.önceliklerim değişti:)
daha öğrenecek çok şeyim var..
bu akşamdan tüm annelerin anne adaylarının anneler gününü kutluyorum..minik kuzularımızlaa nice yıllaraa:)
minik kuzucum senide parlayan gözlerinden yumşak yanaklarında fındık burnundan beyaz bacaklarından öpüyorummmm:)
seni çok seviyorum canımcımmmm:))

5 Mayıs 2010 Çarşamba


''Bir kapıdan içeri girip birine ilk defa elinizi uzattığınızda, o kişinin hakkınızda geri dönüşü olmayan düşünceler edinmesi en fazla üç saniye sürer. Kendiniz hakkında yüzlerce sinyal gönderirsiniz ve insanlar, siz somut bir şeyler yapma çabasına girişmeden çok evvel bu sinyalleri okur ve buna göre tepki verirler.

Camille Lavington, her seviyedeki yöneticilere profesyonel hizmet veren bir iletişim ve kişisel imaj danışmanıdır. Sadece Üç Saniyeniz Var'da, kişinin bireysel kariyer hedeflerini tanımlayarak, dayanıklılık ve kırılganlığını ölçerek ve bulunmak istediği pozisyona uyum sağlayabilmesi için neler yapması, nasıl konuşması ve giyinmesi konusunda stratejilerini paylaşıyor.

Camille Lavington CNBC, IBM, Oracle, Pepsi, Pfizer, Swarovski, Xerox, Unilever, Conde Nast gibi dünya çapında birçok şirkete danışmanlık yapmaktadır.''

tesadüfen elime geçti bu kitap, kitabı bir çırpıda okudum geçen gün.bence güzel,akıcı,basit öneriler var içinde,küçük küçük tavsiyeler,okurken hımmm diyeceğiniz tiyolar var...bu tarz kitaplara ilginiz varsa bir gözatın derim..

3 Mayıs 2010 Pazartesi

demekki neymişş..

2 gün öncesine kadar saat 11de kendisine söylediğimi oğleden sonrayı beklemeden öğle arasında başhekime yetiştiren zatı muhterem doktor arkadaş,bugün odama teşrif buyurdular.
ben dudağımı ısırmaya başlamış,şimdi ters bişey sölicem,busefer beni tutacak kimsede yok etrafımda,ohh içim rahatlasın bari diye konuya girecekken.birden dökülmeye başladı kendileri.yok şöyle dilekçe yazmış,eşine şöle haksızlık edilmiş.ama yaptıklarını eşini korumak için yapmıyormuş.en son istediği şey yanlış anlaşılmakmış.ilerde olabilecek yanlış anlaşılmalara engel olmak içinde doktor arkadaşları dolaşıp bilgi veriyormuş...
hhııııhh sen gel bunları benim külahıma anlat.daha geçen hafta poliklinikte söylediğim sözleri gidip başhekime ispiyonladın.ama bilmiyodunki ben zaten sen gelmeden önce odadakilere sana söylediğim cümlelerin en geç 2 saat içinde yerine ulaşacağını söyleyip iddiaya bile girmiştim bir hemşire arkadaşla.
sonuçmu:tabiki ben kazandımm..
sırf az kıdemliyim diye haklı olduğum halde başkalarını savunuyordun.işimi benden daha iyi yapabileceğini ima ediyordun...
nasılmış haksızlığa uğramak(ki kesinlikle haksızlığa felan uğradığı yok,sonuna kadar eşini kayırıyor.olanlar eşinin değil başka birinin başına gelseydi kılını bile kıpırdatmazdı...)
demekki neymiş:etmee bulma dünyasıymışş...
demekki neymiş:alma mazlumun ahını çıkarmış aheste ahesteymiş...
düşünmicem diyorum gene aklıma geldikçe çıldırıyodum.offf yazdım rahatladım işte..
iş hayatında heryermi böyle yaa..
yalakaysan,alttan alıyosan,sırf işini yürütmek için ses çıkarmıyosan,bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyosan,üstündekileri pohpohluyosan,arkadaşlarının ayağını kaydırmaya çalışıyosan,içten pazarlıklıysan işlerin tıkır tıkır işliyor,benim gibi bunların hiçbirini yapmıyorsan kucağında çocuğunla,eşini bile yanına alamadan dağın başına sürülüyosun:((

2 Mayıs 2010 Pazar


yağmurlu birgünde görmüştüm seni
üstünce çubuklu formalar vardı
bir anda tutuldum aşık oldum ben
hayatın anlamı siyah beyazdııı.
Ölümle yaşamı ayıran çizgiii
siyahla beyazı ayıramazki
her yolun sonunda ölüm olsada
SeVenLeri kimse ayırmazki!!!!


sabahtan beri ağzımda beşiktaş tezahuratları..
bu iki şey demek oluyoorrr..
biirrrr:moralim bozuk,canım sıkkın,umudum kırılmış bilinçaltım toparlanmak istiyor
ikiiii:tabiri caizse maçım (izleyesim) gelmiş.ama ole tv karşısında felan deil gidicem inönüye,alcam biletimi,çekirdeğim elimde,tezahurat edicem..off off.
sanırım ikiside var bende bugün:(
hey gidi günler benki tek başıma giderdim maçlara..hani kız başına gidilmez derler yaa külliyen yalan.
yanımda gidicek birilerini bulamazdım maça(evet bencede inanılmaz.. bir bayan olarak maça gitmek istiyorum ama arkadaşlar yaaa yok felan diye mırın kırın yapardı:))yada gidecek kişi bulurdum bilet olmazdı..)
o yüzden tek başıma giderdim maçlara..ama tek başıma gidiyorsam kapalı tribüne gitmem.içim gider ama genede gitmem:)sizinde aklınızda olsun.maç kapalıdaki kadar zevk vermez ama numaralıya gidin.çünkü bizim çarşının ne yapacağı belli olmaz.yanlış anlaşılmasın kesinlikle ve kesinlikle size yada bir başka bayana ters bir hareket olmaz.hatta bilakis korunur kollanırsınız.ama çevrenizdeki bir grupla başka bir grup arasında bir elektriklenme olur arada kalanlardan olabilirsiniz oyüzden diyorum..

öncesi ayrı güzeldir maçların.motorla karşıya geçersin.üstte forman vardır.hava buzgibi olsada inadına üstüne bişey giymezsin formanın.şampiyona oturup kokoreçini yersin.sonra stada kadar o muhteşem yolu yürürsün.
stad yavaş yavaş dolar.başlarsın tezahuratlaraaa..sesin kısılır.genede geride kalmazsın kimseden..
maç sonu yensende yenilsende başın dik çıkar inönüden.eve gidersin ama adrenalinden uyuyamazsın.döner döner durursun yatakta:))
ben böyle fanatik beşiktaşlıyken eşimde fanatik fenerlidir bu arada .buluştuğumuz ilk gün üstümüzde formalar önce bjk sona fener maçını izlemeye gittik okadarını diyeyim sizee..
nostalji olsun açıp bir kaç maç özeti izleyeyim bari kızım uyanana kadar..moralim düzelsin biraz:)

1 Mayıs 2010 Cumartesi

batık dalışı..





en büyük hayalim batık dalışı yapmak.çanakkale boğazındaki batıklara dalmak..
geçen sene oldukça tefarruatlı araştırmıştım.nasıl dalabilirim,ne gibi izinler alınması gerekiyor,kaç m.de hangi batıklar var vs.majestik batığı en çok araştırdığımdı.hamilelikte ara vermiştim doğal olarak:)) ama şimdi kuzuyla gidebilirim dalışa ..o babişle teknede bekler ben dalarım süper olur valla:)
http://www.turkiye-wrecks.com/batiklar.html fotoğrafları bu siteden aldım.güzel bir site.bilgi almak isteyenler için..
geçen sene savaş karakaşın iz tvdeki programında da yayınlanmıştı sanırım batık dalışları..http://www.savaskarakas.com/ özetle bahsedilmiş sitesinde..
batık dalışı demişken kızıldenizde batık dalışı yapmak ayrı bir rüya olsa gerek..kıskançlık krizi içinde izlemiştim savaş karakaşı:))zaten oda oyle demişti programında.ekran karşısında izliyen ben olsaydım kıskançlıktan çatlardım diye:))